2 Kasım 2013 Cumartesi

Brezilyalı Kadınların Güzellik ve Bakım Alışkanlıkları

Hola chicas!
Brezilya seyahatimi bitirip Arjantin'e yerleştim stajım için. Kalacak yer sorunu, ortamı tanıma derken sürekli aklımda olan bu yazıyı erteledim de erteledim. Başlayalım artık :)

Brezilya'da kozmetikten çok fazla vergi alındığı için sadece birkaç uluslararası ve birkaç da yerel marka var ve onlar da aşırı pahalı. Maybelline en sık rastlanan marka ve bir maskarası 30 tl'den başlıyor desem?

Diğer kozmetik ürünlerinde de fiyatlar çok farklı değil. Brezilya Sephora'sının internet sitesinden fiyatları kontrol edebilirsiniz. Brezilya real'i ve Türk lirası birbirine yakın, dolayısıyla aklınızda bir fikir oluşabilir. Naked 2 paleti 225 tl'ydi mesela.

Drugstore'larında hem kişisel bakım ürünleri hem de ilaç satılıyor. (Arjantin'de de böyle, onun da yazısı gelecek)
Brezilyalı kadınlar saçlarına inanılmaz önem verdiği için gerek drugstore'larda gerekse marketlerde zibilyon tane saç bakım ürünü satılırken, sadece 3-5 markanın cilt bakım ürünü var ve sayıları çok yetersiz.


 Carrefour ayarındaki bir hiper marketin sırf saç bakım ürünü reyonları. En sona kadar, sağlı ve sollu saç bakım ürünleri var.
 Bu da aynı marketin cilt bakım ürünü reyonu. Aradaki farka dikkat. Sadece 2 sıra ürün var.
Aynı hiper marketin kozmetik "reyonu"

Bir avm'deki MAC kiosk'u. Fiyatları Türkiye'dekinden bile pahalı olduğu için pek yaklaşamadım gördüğünüz üzere :)

"Elidor" markası Brezilya'da "Seda" adıyla satılıyor. "Seda" Portekizce ve İspanyolca "İpek" demek. Aynı marka Arjantin'de "çizgi" anlamına gelen "Sedal" adıyla satılıyor nedense.


Bu fotoğraf plajlarıyla ünlü Florianopolis'in sahil kesiminden bir "drugstore"dan. Deniz kenarı olmasına rağmen Brezilya'daki kozmetik kıtlığı burayı da vurmuş, güneş koruyucular sadece küçük raf boyunca satılıyor. İşin ilginci, Brezilya'nın diğer şehirlerinde de çok fazla güneş koruyucusu satılmıyor. Plajlarıyla ünlü bir ülkeye yakıştıramadım bu kadar az ürünü!

Brezilya'da kozmetik aşırı pahalı dedik ya, en net örneklerinden biri. John Frieda şampuanlar 55 tl, Frizz-ease serum 70 tl, Organix şampuanlar ise 65 tl!



Keratin bakımının Brezilya'da büyük önemi var. Fotoğrafta gördüğünüz kiloluk keratinler en kıytıda köşede kalmış küçük marketlerde bile satılıyor. 1 kiloluk ürünün fiyatı 10 lira civarı. Saçların kabarmasını önlüyormuş ve çok yoğun bir bakım ürünü olduğundan ayda sadece 1 kere falan kullanmak gerekiyormuş. Bir arkadaşım bu ürünü çok kullanmaktan dolayı saçlarının "yorulduğunu" söylemişti.
"Madem ayda 1 kez falan kullanmak gerekiyor, neden kiloluk satılıyor" soruma ise cevap bulamadım :)


Brezilya fönü yapılırken sıkıldığımı göre kuaförün oyalanmam için verdiği dergideki "Seda" reklamları.




En alt rafta az önce bahsettiğim kiloluk keratinlerden görebilirsiniz.

Bu da Brezilya'da geç bulup erken kaybettiğim muhteşem bir tonik. Arkadaşım marketten 6-7 liraya almış, muhteşem bir ürün, sen de dene dedi. Makyajımı çıkarıp yüzümü temizlemiştim ama bir deneyeyim dedim. Yüzümü sildiğim pamuğa baktığımda inanamadım, hiç temizlenmemiş gibiydi. 
Bu mucize ürünü küçük bir firma çıkarıyor ve daha sonra başka bir yerde bulamadım ne yazık ki. İçimde kalan bir ürün oldu.

Brezilyalı kadınlar için en önemli bakım ürünleri, saç ürünleri. Brezilya fönü çok yaygın (haliyle). Hatta Arjantin'de tanıştğım 2 Brezilyalı kız saçlarımın çok güzel göründüğünü söyledi, ben progressiva yaptırdığımı söyleyince ikisi birden "aaa, biz de!" dediler. Onlar için sıradan bir işlem.

Saç bakım ürünlerinde "anti-frizz" baskınlığı var. Saçları acayip kabaran bir insan olarak bavuluma daha fazla yük etmemek için almadım. Brezilyalı kadınların saç telleri daha kalın ve kıvırcığa yatkın olduğu için, anti-frizz ürünler onlarda bu kadar etki ediyorsa bende nasıl etki ederdi kim bilir...

Brezilyalı kadınlar saçlarına verdikleri önemi ciltlerine vermiyor- ya da cilt bakım ürünleri inanılmaz pahalı ve az çeşitli olduğu için öyle bir çıkarıma vardım. Ancak yine de makyaj yapan çok fazla kadın göremezsiniz.

"Make B." diye bir kozmetik markaları var. Ürün çeşitlilği çok az, fiyatlar yüksek. Türkiye'de olsa kimse yüzüne bakmaz.

Brezilya'da çok çeşitli kozmetik markaları olmadığından, kadınlar ülkelerinde satılmayan markalara iç geçirerek bakıyorlar. Brezilyalı arkadaşlarm benim oldukça küçük olan makyaj çantamı merakla ve hayranlıkla karıştırıp bilmedikleri ürünlerin ne işe yaradığını sormuşlardı tek tek. Hatta o kadar bayıldılar ki, "giderken makyaj çantanı burada bırak", "parasız kalırsan makyaj malzemelerini sat" falan diye şaka yapıyorlardı. Makyaj malzemelerimi gösterdim, şok oldular.
Tanıştığım kızlardan birinin adı "Deborah"ydı. Deborah Milano diye bir kozmetik markası olduğunu söyleyince çok şaşırdı. Bilseydim geniş çaplı bir set hazırlayıp götürürdüm Deborah'dan :)

Brezilya'dan kozmetik-bakım eksenli izlenimlerimin sonuna geldik. Bundan sonraki adım Arjantin'den izlenimlerim olacak. 
Güney Amerika maceramdan fotoğrafları takip etmek isterseniz instagram sayfama beklerim :)

19 Ekim 2013 Cumartesi

Blogger Buluşmaları Mimi

Bugünün 3. post'u, hızıma yetişemiyorum :)

Biricit ve Mila beni mim'lemiş. Mim'leri çok seviyorum, kendilerine teşekkür ediyorum :)

Gelelim sorulara...
* Blog'unuzun Adı: 
Bir Kabzımalın Kozmik Yalnızlığı ve İzdüşümleri (bu soru şart mıydı?)

* Hangi İlde Yaşıyorsunuz?: 
Bursa; ancak birkaç ay boyunca yurt dışında olacağım.

* Blogger Buluşmalarına Katıldınız Mı?: 
Evet. Bir makyaj eğitimi, bir lansman ve bir de Bursa blog yazarları buluşmasına katıldım.

* Bulunduğunuz İlde Blogger Buluşması Olsa Katılmak İster Miydiniz?: 
Çok istiyorum elbette ki ;) Daha sık olmalı.

* Sizce Bir Blogger Buluşma Etkinliği Nasıl Olmalı?: 
Blog'larımızda yazdığımız konularla paralel olmalı. Mesela kozmetik blogger'ları buluşuyorsa, bir kozmetik markasının mağazası ziyaret edilebilir, eğitim alınabilir. 
Gruplaşma ve dedikodunun olduğu buluşmalardan hiç hoşlanmıyorum, bütün hevesimi öldürüyor. (Arkadaş buluşmaları için de geçerli, genel bir rahatsızlık durumu)

Takip ettiğim kadarıyla mim'lenmeyen kalmamış. Ama yapmak isteyen olursa sevinirim ;)

18 Ekim 2013 Cuma

Brezilya'da Brezilya Fönü Deneyimi! (Escova Progressiva)

Brezilya'dan selamlar!

4-5 günlüğüne diye geldiğim Rio'yu o kadar çok sevdim ki, tam 9 gün kaldım, gelmişken Brezilya fönü yaptırayım dedim. Bu satırları ise Brezilya'nın gördüğüm en güzel şehrinden, Florianopolis'ten yazıyorum.

Saçlarım ne düz ne dalgalı. Yaptığım onca bakıma, döktüğüm onca paraya rağmen feci halde kabarıyor, beni çileden çıkarıyor. Üstüne, saçlarım çok gür olduğu için düzleştirirken bir noktadan sonra yoruluyor ve sıkılıyorum, saçlarım yarı kabarık yarı düz kalıyor.
Brezilya fönü yaptırmayı uzun zamandır istiyordum, aylarca araştırdım. Ama etken maddenin içindeki "formaldehit" yüzünden vazgeçtim. Formaldehitsiz olanlar ise aşırı pahalıydı. Ucuza gelsin diye evde yapayım dedim, formaldehitsiz keratin için birkaç yerden fiyat aldım. Ben 100-150 tl gibi bir şey beklerken keratini satan firma 300 liralık bi fatura + KDV (bunu da ayrıyeten eklemişler dalga geçer gibi) çıkardı karşıma. Sağlam bi sövüp düz saç hayallerimi başka bahara ertelemek zorunda kaldım.

Bundan 1 yıl önce Brezilya'da Brezilya fönü yaptıracaksın deseler "hadi ordan!" derdim herhalde. Hazır Brezilya'ya gelmişken bir hayalimi de bunun orijin ülkesinde gerçekleştirmeye karar verdim.

Hostel'de çalışanlara sorup iyi bir kuaför bulmaya çalıştım. İlginç bir şekilde, sorduğum Brezilyalı erkekler, kızlardan daha bilgiliydi bu konuda, onlar yönlendirdi. Bütün kuaförler bu işlemi yapıyormuş burada. Sonunda hostel'e yakın, merkezi bir yerde olan "Carlos Hair Center"da karar kıldım.

Brezilya'da "unisex kuaför" diye bir olay da var, erkeklerde kadınlar yan yana saçlarını kestirebiliyor. Kuaförüm Fabio benden önce bir adamın saçlarını kesiyordu :)
Fotoğrafta kolu görünün kişi bizim Fabio. Yaşlı amca ise Fabio'yla birlikte erkeklerin saçını kesiyor. Ortadaki kadın ise manikür & pedikür vs. yapıyordu.

Fabio İngilizce bilmediği, ben de Portekizce bilmediğim için hostel'den çıkmadan önce sorularımı kağıda yazdırdım Portekizce olarak. "Bir daha gelmem gerekiyor mu", "Saçlarımı nasıl bir şampuanla yıkamalıyım" gibi sorulardı.

İşlemden sonra Fabio'ya gösterdim kağıdı :)) Hostel'e gelip Fabio'nun cevap olarak ne yazdığını sordum hemen :)

Brezilya fönüne Brezilya'da "escova progressiva" deniyor. Ama kısaca "progressiva" diyorlar. Formaldehitsiz istiyorsanız "sin formol" demeniz gerekiyor. Ben de "sin formol" olanından istedim tabii ki :) Normali 6 ay dayanırken, formaldehitsizi 2-3 ay dayanıyormuş-ki bana yeter de artar bile :)

Şimdi işleme geçelim :) 
- Fabio ilk olarak Brezilya fönü setini çıkardı, şampuanıyla saçlarımı soğuk suyla yıkadı. (Tüm uğraşlarıma rağmen Brezilya fönü setinin fotoğrafını çekemedim.) Ardından kuruttu.
- Çikolata kokulu keratini saçıma yedirip tarakla iyice yaydı ve beklemeye aldı. Yaklaşık 30-45 dk. bekledim.
- Daha sonra saçlarıma fön çekti. Bu işlem sırasında saç diplerimin biraz yandığını hissettim, biraz da duman çıktı ama hiç kötü kokmadı. Hep çikolata kokuyordu :)
- Fön çektikten sonra saç düzleştiricisini en yüksek ısıya getirip saçlarımı düzleştirdi. Bu işlem esnasında saç diplerin acıdı biraz ama Fabio'nun saç düzleştiricisini iyice köklemesinden kaynaklandığını düşünüyorum :)
- Bu işlemden sonra, ben bitti zannederken, saçlarıma saç kremi gibi bir şey sürüp bekletti. Daha sonra yıkadı ve son kez fön çekti. Saçlarım dümdüz, yumuşacık ve pasparlak olmuştu!!! Fabio'nun kağıda yazdığı üzere bir daha gitmem gerekmedi kuaföre.

(Bütün bu işlemler sırasında çok fazla saçımın dökülmediğini de eklemek isterim. Hatta saçlarım Brezilya fönü yaptıralı beri daha az dökülüyor!)

Brezilya fönünün ilk yapıldığı zaman. Fotoğrafı çekmesini istediğim arkadaş biraz beceriksiz olduğu için saçlarımın kırıkları belli oluyor sadece :/

Hemen hostel'e gelip herkese saçlarımı ellettim :)) Herkes çok beğendi, "you look hot!" gecenin favori cümlesiydi :)

Ertesi gün kendim bir daha düzleştirdim, başka da bir şey yapmadım. Şu an saçlarım düz, ama jilet gibi düz değil fotoğraftan gördüğünüz üzere. Brezilya fönü yaptırdıktan 2 gün sonra yağmur altında kaldım bir süre, ona bağlı olabilir; ancak bu hali daha doğal, kesinlikle daha çok sevdim!
Bu da en yeni fotoğrafım. Yaptıralı 2 hafta oluyor. Parlaklık ışıktan değil :) "Dümdüz" değil dediğim gibi (yağmurda kalma vs. nedeniyle) ama bu hali daha doğal değil mi? :)

Brezilya fönünü çektireli 2 haftaya yakın oluyor. Burada sülfatsız şampuan bulamadım pek, Türkiye'den getirdiğim Otacı şampuanlarımla yıkıyorum, bitince ne yapacağım bilmiyorum :) Ama Fabio'nun dediğine göre her türlü şampuanla yıkayabilirmişim.

Hayatı boyunca "yıka, çık" insanı olamamış, saçlarının daha az kabarması için kurutma esnasında elini milim oynatmayan biri olarak, hayatımın saç açısından en mutlu günlerini yaşıyorum. Gün içinde sürekli saçlarıma dokunuyorum (yumuşacıklar!) ve saçlarımı amuda kalkarak kurutsam bile (söz gelimi :p ), saçlarım dümdüz kalıyor!! Parlaklığı da cabası ;)

Bu işlemi Türkiye'de yaptırmamla burada yaptırmamın farkı, buradaki kuaförlerin elinin çok daha yatkın olması. Kullandıkları malzemeler ve gidişat neredeyse aynı ama buradaki kuaförler için sıradan bir işlem. Türkiye'de ise son yıllarda popüler oldu. 

Fiyatına gelirsek, formaldehitsiz istediğim için biraz daha pahalıya geldi, 160 Real (145 tl) verdim. Brezilya'da bir AVM'nin kuaföründe fiyat sormuştum, 500-600 tl demişlerdi. Gayet ucuza kapattım yani :)

Bu arada, kuaförde yan tarafımda transeksüel bir kadının saçı yapılıyordu. Kimse garipsemedi, herkes normal bir şekilde muhabbet ediyordu, çok hoşuma gitti. Kadın benim yabancı olduğumu öğrendikten sonra yanındakilere "thank you very much" demeyi öğretti, çıkarken gülümsedim :) Keşke bizde de insanların tercihlerine/yönelimlerine saygı olsa da, "bizim gibi olmayanları" günlük hayatımızda da görebilsek ;)

1 Ekim 2013 Salı

3 Aylık Kozmetik "Bavulum"!

Rio de Janeiro'dan herkese merhaba! :D

Uzun zamandır blog’umla ilgilenememe nedenim, 3 aylık Güney Amerika seyahatimi planlamaktı. Yarım yamalak da olsa hazırlıklar bitti ve Dubai aktarmalı olarak Rio'ya varabildim birkaç saat önce. Sanki yıllardır yoldayım, çok yoruldum. Kendimi direkt hostel'e attım, biraz dinlendikten sonra daha önce yazmış olduğum bu yazıyı düzenleyip yayına verdim, umarım keyifle okursunuz :)

Üniversitedeyken sırt çantamla Avrupa’yı defalarca gezdim. Okulum olduğu için Avrupa dışına uzun süreli gidemedim. Hazır bu yaz üniversite bitti, hep hayalimdeki gibi uzun uzun gezmek için vakit varken, ben de kendimi Güney Amerika’ya atmaya karar verdim. Ekimin sonlarında başlamak üzere 1 buçuk ay Buenos Aires’te staj yapacağım, öncesinde ve sonrasında da komşu ülkeleri arşınlayacağım.

İlk kez Avrupa ve Kafkasya dışında bir coğraftayaya hem de bu kadar uzun süreli gidiyorum. O yüzden bir "sırt çantalı gezgin" olarak evde bulabildiğim en büyük bavulu aldım. Ancak o kocaman bavula sadece kozmetik ürünlerim, yolda atıştırmalık olarak aldığım yiyecekler, şişme yatağım ve hediyelikler sığdı. Kıyafetler için bir de el bavulu yük ettim kendime.
 Masanın üzerinde genel görünüm :)

 
Bavulumu hazırlarken, yanıma alacağım kozmetik ürünlerini salondaki masanın üzerine bıraktım tek tek, daha sonra kutulara ve makyaj çantalarına koydum. Bakalım neler götürüyorum? ("Ne götürmüyorum" desem daha mı doğru olurdu acaba? :) )

İlk fotoğrafta bana 3 ay yetecek kadar oje, stokladığım ve onlarsız yapamadığım NOB mendiller, bolca lens solüsyonu, yedek lensler, mendiller ve diş tellerim için balmumu var. (Bu kadar balmumu gerekli miydi, emin değilim :) )

Bu fotoğrafta, kremlerim, güneş ürünlerim, Bioderma’larım, taşıması ve kullanması kolay maskeler, burun bantları, pamuklar var. Orada masraf etmemek için evdeki stoğumu götürüyorum. Ağır bavuluma tek tesellim, bitirdikçe atacak olmam ve bavulumda yer açılacağı gerçeği.

 


Saç ürünü olarak, vazgeçemediğim Otacı’larımı, Liby’ninDünyası’nın çekilişinden kazandığım Down Under Natural’s’ın seyahat boy serisi, çok sevdiğim arkadaşım Mila’nın tavsiyeleriyle aldığım Charles Worthington’ın saç kremi ve ölüp bittiğim, asla yanımdan ayıramadığım Sephora domuz kılı saç fırçası bavulumda yerini aldı.


Vee makyaj malzemelerim...
 


Normalde çok makyaj yapmayan ama seyahatlerinde makyajsız çıkmayan biri olarak kirpik kıvırıcısından kalemtıraşa kadar aldım yanıma. Far olarak Balm Jovi palet (her derde deva) ve seyahat vazgeçilmezlerim MAC Sorcery ve Golden Rose’un kiremit rengi, hafif ışıltılı farını aldım.Bu ikiliyi seyahatlerde yanımdan ayırmıyorum.
Allık olarak çok açılmadım, fırçalı olması nedeniyle sırt çantalı seyahatlerimde pratiklik sağlayan ve aynı zamanda en sevdiğim allık olan Benefit-Dandelion’ı ve MAC-Springsheen'i aldım.
Selin’in çekilişinden kazandığım Essence bronzer’ımı, her yere götürdüğüm Sephora transparan pudramı ve fondöten sürmeye üşeneceğim zamanlar için de Golden Rose pudramı aldım.
Göz altları gökkuşağı gibi mor, sarı ve yeşil tonlarından oluşan biri olarak bitmesine az kalan Golden Rose kapatıcımın yanında, MAC’ten aldığım ve kullanmaya can attığım kapatıcımı da stokladım.

MAC jel eyeliner ve MAC kaş maskarası gibi vazgeçilmezlerimi de en başta hazırladım.
Bitmesi yaklaşan ve çok sevdiğim Golden Rose maskaram, partiler ve gece gezmeleri için  They’re Real’ım ve bunlar biterse diye yedeklediğim, Liby’nin Dünyası’nın çekilişinden kazandığım Avon maskaram ile sayıyı 3’leyerek rekor kırdım.

Rujda riske girmemek için doğal renklere yöneldim- ki zaten güzel bir göz makyajı yaptıktan sonra dudağınıza pek bir şey sürmeseniz de oluyor. Avon Türkiye tarafınan bana gönderilen harika dudak kalemini ve Liby’den kazandığım Avon’un mor göz kalemini, MAC’in kırıla kırıla bitirmek üzere olduğum kahverengi göz kalemini ve L’oreal’in siyah göz kalemini de kalemlerime ekledim.

Son olarak da, Gratis’teki acı badem sütü alana makyaj temizleme mendili hediye kampanyasından kaptığım Bebak’larımı ekledim. Acı badem sütü Arjantin’de yerleşik kalacağım zamanlar, mendil ise sırt çantamla gezeceğim zamanlar için.

Bitti mi? Bitmedi.
Favori yüz temizleme jelim olan Avene’i hem aylarca gittiği için hem de çantaya akma-dökülme yapmayacak kapağı için tercih ettim. Fırçalarımı yıkamak için bitmek üzere olan Dalin şampuan, günlük temizlik için Sephora’nın fırça temizleyicisi (bu ikisi biraz lükse kaçtı sanırım), yine Liby’den kazandığım minik kakao yağı (bu yaz sadece 1 kez denize girmiş biri olarak Türkiye’ye zenci olarak dönmeyi planlıyorum!) ve vücut sütü, bir de bol bol tester aldım. Tester’lar sırt çantalı günlerim için.

(Bir de fırçalarım var ama onları kuruttuğum için fotoğraflarken es geçtim)

Evde bulabildiğim her türlü makyaj çantası ve kutu türevine malzemelerimi doldurdum, sonuç şu şekilde:

 Kutuladıktan ve yerleştirdikten sonra genel görünüm...


Pamuk ve mendil gibi yumuşak ürünleri bavuluma dolgu malzemesi olarak kullandım. Bioderma damacanası her zamanki gibi dışarıda kaldı.


Son olarak, bavulumun içinde görünüşleri böyle:



Avon kutusunun yanındaki gri poşet "Bioerma damacanası". Ağzını sıkıca kapatıp peçeteyle sardım ve paket lastiğiyle de peçeteyi sabitledim. Poşete de sardıktan sonra bavulumun içine akmaz diye umuyorum.

Bavulun gördüğünüz haline 3-5 hediyelik ve ıvır zıvır yerleştirdikten sonra bavulu zar zor kapatabildim. Bazen keşke erkek olsaydım diyorum. Bi deodorant, bi traş bıçağı yeter :)

Orada olduğum sürede yayınlanması için birkaç yazı planladım. Brezilya ve komşu ülkelerdeyken yazı yazamayacağım ama Arjantin’de mutlaka yazacağım. Güney Amerikalı kadınların güzellik sırlarını çözmeye çalışacağım :p

Türkiye’ye döner dönmez de, bir gezi sitesi açma planım var. Gezdiğim, gördüğüm ülkelerde aldığım notlarımı bir yerde birleştirip benim gibi gezgin ruhlu insanlara yol gösterme fikri beni heyecanlandırıyor.

Blog’umun en uzun yazılarından biri oldu, umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur. Oraya varınca, çok gerekli olan bir kozmetik ürünümü unuttuğumu fark edeceğim, şaşmaz :)

Son dakika: Bavulun sapı daha İstanbul'dayken koptu, yarın Rio'da bavul bakacağım kendime. Yok yok, o son bronzer'ı almayacaktım ://

25 Eylül 2013 Çarşamba

Dermokil - Yağlı Ciltler İçin Maske

Herkese merhaba, blog'umu ve sizleri çok özledim! :)

Dermokil'in maskeleri blogger'lar arasında çok beğeniliyor, benim de uzun zamandır aklımdaydı. Gratis'te görünce aldım hemen. Bendeki yağlı ciltler için olanı-ki sanırım bu da en çok satan çeşidi çünkü Dermokil'in diğer maskelerinden -kuru ciltler için ve akneli ciltler için olanlar- bolca varken, yağlı ciltler için olanı bulmak için bayağı arkalara bakmam gerekti.


Maskeyi kalın bir tabaka halinde sürmeniz ve sonra kurumasını beklemeniz gerekiyor. Ben beklerken alnım acayip derecede yanmaya ve karıncalanmaya başladı. Çok acıyınca yıkamak zorunda kaldım. Alnımda hafif bir kızarıklık oluştu. Yanaklarım yumuşacık olmuştu ama yüzümün geri kalanı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Ayrıca, bir maskenin başarısında kriter saydığım "ferahlık hissi"ni Dermokil'de yaşayamadım ne yazık ki. O yüzden bir daha almayacağım bir maske oldu Dermokil.

"Tatbik etmek"? Why so serious, Dermokil?

Tek kullanımlık boyundan 2 kullanımlık maske çıkıyor. Fiyatı ise 4-5 lira.

18 Eylül 2013 Çarşamba

My Beauty Oje Temizleme Mendilleri

Son zamanlarda kullandığım en berbat ürünle karşınızdayım. Blog yazmanın vermiş olduğu "hep yeni ürünler deneme isteği"nin itelemesiyle gittim mis gibi NOB'larımı bırakıp bunları aldım Kipa'dan.
 
İçinde 10 adet var ve boyutları normal ıslak mendille aynı, oldukça büyük. Her sefer için bir mendil yeterli geliyor.
Mendiller ispirto gibi kokuyor. Öyle ki, bu mendillere talim etmek zorunda kaldığımda kokudan kusacak duruma geliyorum.
Bu kadar berbat kokuyor, peki iyi temizliyor mu? Kesinlikle hayır! En temizlemesi kolay oje için bile uğraşıyorum.

Uzun uğraşlar sonunda çıkarabildiğim yeşil ojem..

Memnun kalmadığım için 2-3 tanesini kullanıp bıraktım, kutu öylece duruyor. Değerlendirecek başka bir yer de olmadığından yakında çöpü boylayacaklar.
Fiyatı 5-10 lira civarındaydı. Kipa'larda görürseniz kesinlikle uzak durmanızı öneriyorum, ben ettim siz etmeyin :)

12 Eylül 2013 Perşembe

Yves Rocher - Sebo Spesific Ultra Mat

Karma/yağlı ciltler için nemlendirici bir krem alırken, bu kremi twitter'dan bir izleyicim önermişti, çok memnun kaldığını söylemişti. Ben de büyük bir merakla aldım.

Kremin bitki kokusuna benzer bir kokusu var, beni biraz rahatsız etti, olmasa da olurmuş. Ürün 1-2 ay gidiyor.

Yüzümdeki yağı çok dengelediği söylenemez, vaat ettiği matlığı da gözlemleyemedim pek. Ama nemlendirmesi güzel. Akışkan ve hafif bir yapısı var.
 Kremin bitmek üzere olan hali :)
Bir daha alır mıyım? Uygun fiyatlı başka nemlendirici bulamazsam alabilirim.

Bu kremi buradan alabilirsiniz, indirim zamanlarını beklerseniz daha ucuza gelebilir ;)

Avon - Isıya Karşı Koruyucu Sprey

Uzuuuun bir aradan sonra herkese merhaba!

Yakında uzun süreliğine yurt dışına gideceğim, onun araştırmaları/bilet ayarlamaları vs. yüzünden blog'umu öyle başıboş bıraktım ki, rüyalarıma girer oldu :) Eski tempomda yazamasam da, blog'umu böyle boş bırakmayacağım artık. Uzun zamandır kullandığım bir üründen bahsederek sessizliği bozayım :)

Saçlarımı çok sık şekillendirmiyorum ama şekillendireceksem de ısıya karşı koruyucu spreyleri kesinlikle kullanıyorum. Sadece sırt çantamla günlerce gezeceksem bile, saç düzleştiricimi ve ısıya karşı koruyucu spreyimi mutlaka yanıma alırım. Nereden baksanız 2 tişörtlük yer kaplıyorlar ama saçlarım çok şekilsiz olduğu için başka çarem yok :)

Bundan önce Dove'un ısıya karşı koruyucu spreyini kullanıyordum ve çok memnundum. Değişik bir ürün denemek için Avon'unkini aldım. Her tutama ayrı ayrı sıkıyorum, ancak çok sıkmamaya özen gösteriyorum. Ayarını kaçırırsanız yapış yapış ediyor saçları.

Dove'un saç spreyinin kokusu pek yokken, Avon'un kokusu var, ancak rahatsız edici değil.


Bu spreyi Dove'unki kadar sevmedim ama bazı markalar gibi de direkt yapıştırmıyor saçları. Fiyatı benzerlerine göre uygun. Bu sprey bitmek üzere, yeni sprey arayışlarındayım. Sizin beğendiğiniz ısıya karşı koruyucu spreyler var mı? ;)

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Bayram Çekilişimin Kazananı!

Selamlar,
Çekiliş listelerini hazırlamam çok uzun sürdü, yine bütün sosyal hayatımdan mahrum kaldım günlerce. Başka çekilişlerim de olacak, bunun kolay yolu yok mudur, bilen varsa aydınlatsın lütfen :)

GFC izleyicilerimi tek tek bulabilmek inanılmaz zor bir iş olduğu için en başta hepsini kağıtlara tek tek yazdım şu şekilde (kağıtların arkaları da dolu):

Daha sonra link'leri tek tek kontrol ettim, hatalı olanlara mail attım hakları yanmasın diye, geri dönüş yapanların haklarını düzelttim, dönüş yapmayanları listeden sildim. Eski blog yazısına çekiliş link'i iliştirenlerin ek haklarını, başkasının bloglovin' hesabını verip takipçinim diyenleri de direkt sildim. Bloglovin'den takipçinim deyip link bırakmayıp, profilini de bulamadıklarımı -kahin olmadığım için- listeden çıkardım. (Bloglovin'den takipçim olduğunuzda mail geliyor, link bırakmayanları mail'lerden buldum, bulamadıklarımı sildim)
Bir dahaki çekilişlerimde link bırakmayanları direkt eleyeceğim, zira link bırakmadan "takipçinim" diyenlerin profillerine ulaşmak için çok vakit kaybettim.

900'e yakın hak içinden geçersizleri çıkarınca sayı 754'e düştü. Kazananı random.org'la belirledim.

Veeee kazanan:
63 numarayla MERVE ÖZHAN!





Tebrikler, mail'ini atıyorum hemen :)

Merve cumartesi gününe kadar bana dönüş yapmazsa çekilişi tekrarlayacağım.

Bir sonraki çekilişimin hediyeleri hazır bile, çekiliş listesi hazırlama stresini atlattığımda başlatacağım :)
Görüşmek üzere!

18 Ağustos 2013 Pazar

Çekiliş Kapandı!

Selamlar,
Uzun bir tatilden dönüyorum, döner dönmez çekilişimi kapattım. Katılım çok olduğu için listeleri hazırlamam uzun sürecek.
Eski blog yazılarına çekiliş link'i iliştirenlerin, gizli twitter/facebook hesaplarından çekilişi duyuranların artı haklarını vermiyorum.

İzleyicim olarak görünmeyenlere mail atmaya çalışıyorum elimden geldiğince, yine izleyicim görünmeyen olursa çekiliş listesinden çıkarıyorum.

Adsız yorumları tabii ki listeye eklemiyorum.

Çekilişi birkaç güne açıklamaya çalışacağım.
Takipte kalın ;)

6 Ağustos 2013 Salı

Otacı 10 Bitkili Şampuan & Saç Kremi

Herkese merhaba!

Şu sıralar favori şampuanım Otacı. Her çeşidini sırayla deneyip bana en uygun olanını bulmaya çalışıyorum. Otacı'nin 10 Bitkili serisi de, en çok övülen şampuan ve saç kremlerinden.


İçinde adaçayı, nane, biberiye, melisa, mersin, sığla, kekik, ardıç, papatya ve lavanta özleri bulunuyor. 
Şampuan bitki kokuyor, beni rahatsız etmedi. 

Ancak, saçlarımı çok fazla döktü bu şampuan. Otacı'nın daha önce ısırganlı şampuanını kullanmıştım, böyle bir sorun yoktu ama 10 bitkiye geçer geçmez, avuç avuç dökülür oldu saçlarım. Bu şampuandan sonra yine Otacı'nın zeytinyağlı defne şampuanına geçtim, saç dökülmem azaldı.

 Şampuanın içeriği bu şekilde.

10 Bitkili saç kremi için söyleyeceğim tek şey, muhteşem olduğudur sanırım. Saçlarımı yumuşacık yapıyor, besliyor. Daha ilk yıkamadan favori saç kremlerim arasına girdi.
 Saç kreminin içeriği.


Hazır fırsat bulmuşken Otacı yetkililerine bir şikayetimi bildireyim. Bu kadar muhteşem şampuanlarınız var ama bulamıyoruz! Öyle ki, bu şampuanı seven arkadaşlarımla "Şu köşedeki markete Otacı gelmiş, koşuuun!" diye haberleşiyoruz, Otacı şampuanları resmen karaborsa. 
Geçenlerde küçük bir ilçeye tatile gittim. Otacı şampuanım bittiği için yanımda şampuanım yoktu, oradan alırım diye düşünmüştüm. Annemle ilçenin büttttüüüün marketlerine ve kozmetikçilerine girdik, hiçbirinde yoktu Otacı şampuanı. O kadar çok yer gezdik ki, artım annem bile mağazaya ilk girdiğimizde direkt "Otacı şampuan var mı?" diye soruyordu. Nitekim, bulamayınca bebe şampuanı aldım mecburen- zira sülfatlı, silikonlu şampuanları kullanmamaya çalışıyorum.

Evet, Otacı'nın internet sitesinden de alabiliriz ama hem kargo parası vermek istemiyorum hem de şampuanımı bile internetten almak tuhaf geliyor. 
Satış noktaları çoğaltılmalı ve fiyatlar biraz azaltılmalı (sanki). 
 
Şampuan ve saç kremlerinin fiyatları 13-14 lira civarında, biraz pahalı ama tavsiye ederim.

Not: Şu sıralar hayatımın en kötü dönemlerinden birini yaşıyorum, bir süre blog'umla ilgilenemeyeceğim. Birkaç gün sonra yurt dışına çıkıyorum üstelik, internete de giremeyeceğim. Çekilişim devam ediyor. Seyahat dönüşü listeleri hazırlayıp kazananı açıklayacağım. Çok katılım olduğu için uzun sürebilir. Hala katılmadıysanız buradan katılabilirsiniz.

30 Temmuz 2013 Salı

Çekilişler!

Son zamanlarda birbiri ardına süper çekilişler başladı, hepsi birbirinden harika. Bakalım neler varmış...

- Bademlebuduk'un harika hediyeleri için buraya.
- Ojeloji'nin ikinci çekilişi için buraya.














- Kozmetik Hikayeleri'nin rengarenk çekilişi için buraya.



















- Aylin'in dolu dolu hediyeleri için buraya.
- Lensmakyaj'ın dillere destan çekilişi için buraya.
- Chic Science'in çok özel hediyesi için buraya.
- Yar Bana Bir Eğlence'nin 2. çekilişi için buraya.
- Kozmik Bakım'ın argan yağı çekilişi için buraya.
- Seregon'un mini çekilişi için buraya. 
- Marstan Düşen Kadın'ın yaz çekilişi için buraya. 
- Şebnem'in bir sürü hediyesi için buraya.
- Aslolan Güzellik'in çekilişi için buraya.
- Oreo Seven Kız'ın şirin hediyeleri için buraya.

- Su ve Makyaj'ın güzel hediyeleri için buraya.












- Liby'nin özenle seçilmiş hediyeleri için buraya.














 
- Pii Boutique'in 1. yıl çekilişi için buraya.  
- Makyajsızolmaz'ın Bebak hediyeleri için buraya.
- Nimo'nun hediye kutuları için buraya.
- Kozmetik Masalı'nın Vanilla Noire çekilişi için buraya.

Bu arada benim çekilişime de katılmayı unutmadınız değil mi? Buradan ulaşabilirsiniz ;)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

ShareThis