19 Ekim 2013 Cumartesi

Blogger Buluşmaları Mimi

Bugünün 3. post'u, hızıma yetişemiyorum :)

Biricit ve Mila beni mim'lemiş. Mim'leri çok seviyorum, kendilerine teşekkür ediyorum :)

Gelelim sorulara...
* Blog'unuzun Adı: 
Bir Kabzımalın Kozmik Yalnızlığı ve İzdüşümleri (bu soru şart mıydı?)

* Hangi İlde Yaşıyorsunuz?: 
Bursa; ancak birkaç ay boyunca yurt dışında olacağım.

* Blogger Buluşmalarına Katıldınız Mı?: 
Evet. Bir makyaj eğitimi, bir lansman ve bir de Bursa blog yazarları buluşmasına katıldım.

* Bulunduğunuz İlde Blogger Buluşması Olsa Katılmak İster Miydiniz?: 
Çok istiyorum elbette ki ;) Daha sık olmalı.

* Sizce Bir Blogger Buluşma Etkinliği Nasıl Olmalı?: 
Blog'larımızda yazdığımız konularla paralel olmalı. Mesela kozmetik blogger'ları buluşuyorsa, bir kozmetik markasının mağazası ziyaret edilebilir, eğitim alınabilir. 
Gruplaşma ve dedikodunun olduğu buluşmalardan hiç hoşlanmıyorum, bütün hevesimi öldürüyor. (Arkadaş buluşmaları için de geçerli, genel bir rahatsızlık durumu)

Takip ettiğim kadarıyla mim'lenmeyen kalmamış. Ama yapmak isteyen olursa sevinirim ;)

18 Ekim 2013 Cuma

Brezilya'da Brezilya Fönü Deneyimi! (Escova Progressiva)

Brezilya'dan selamlar!

4-5 günlüğüne diye geldiğim Rio'yu o kadar çok sevdim ki, tam 9 gün kaldım, gelmişken Brezilya fönü yaptırayım dedim. Bu satırları ise Brezilya'nın gördüğüm en güzel şehrinden, Florianopolis'ten yazıyorum.

Saçlarım ne düz ne dalgalı. Yaptığım onca bakıma, döktüğüm onca paraya rağmen feci halde kabarıyor, beni çileden çıkarıyor. Üstüne, saçlarım çok gür olduğu için düzleştirirken bir noktadan sonra yoruluyor ve sıkılıyorum, saçlarım yarı kabarık yarı düz kalıyor.
Brezilya fönü yaptırmayı uzun zamandır istiyordum, aylarca araştırdım. Ama etken maddenin içindeki "formaldehit" yüzünden vazgeçtim. Formaldehitsiz olanlar ise aşırı pahalıydı. Ucuza gelsin diye evde yapayım dedim, formaldehitsiz keratin için birkaç yerden fiyat aldım. Ben 100-150 tl gibi bir şey beklerken keratini satan firma 300 liralık bi fatura + KDV (bunu da ayrıyeten eklemişler dalga geçer gibi) çıkardı karşıma. Sağlam bi sövüp düz saç hayallerimi başka bahara ertelemek zorunda kaldım.

Bundan 1 yıl önce Brezilya'da Brezilya fönü yaptıracaksın deseler "hadi ordan!" derdim herhalde. Hazır Brezilya'ya gelmişken bir hayalimi de bunun orijin ülkesinde gerçekleştirmeye karar verdim.

Hostel'de çalışanlara sorup iyi bir kuaför bulmaya çalıştım. İlginç bir şekilde, sorduğum Brezilyalı erkekler, kızlardan daha bilgiliydi bu konuda, onlar yönlendirdi. Bütün kuaförler bu işlemi yapıyormuş burada. Sonunda hostel'e yakın, merkezi bir yerde olan "Carlos Hair Center"da karar kıldım.

Brezilya'da "unisex kuaför" diye bir olay da var, erkeklerde kadınlar yan yana saçlarını kestirebiliyor. Kuaförüm Fabio benden önce bir adamın saçlarını kesiyordu :)
Fotoğrafta kolu görünün kişi bizim Fabio. Yaşlı amca ise Fabio'yla birlikte erkeklerin saçını kesiyor. Ortadaki kadın ise manikür & pedikür vs. yapıyordu.

Fabio İngilizce bilmediği, ben de Portekizce bilmediğim için hostel'den çıkmadan önce sorularımı kağıda yazdırdım Portekizce olarak. "Bir daha gelmem gerekiyor mu", "Saçlarımı nasıl bir şampuanla yıkamalıyım" gibi sorulardı.

İşlemden sonra Fabio'ya gösterdim kağıdı :)) Hostel'e gelip Fabio'nun cevap olarak ne yazdığını sordum hemen :)

Brezilya fönüne Brezilya'da "escova progressiva" deniyor. Ama kısaca "progressiva" diyorlar. Formaldehitsiz istiyorsanız "sin formol" demeniz gerekiyor. Ben de "sin formol" olanından istedim tabii ki :) Normali 6 ay dayanırken, formaldehitsizi 2-3 ay dayanıyormuş-ki bana yeter de artar bile :)

Şimdi işleme geçelim :) 
- Fabio ilk olarak Brezilya fönü setini çıkardı, şampuanıyla saçlarımı soğuk suyla yıkadı. (Tüm uğraşlarıma rağmen Brezilya fönü setinin fotoğrafını çekemedim.) Ardından kuruttu.
- Çikolata kokulu keratini saçıma yedirip tarakla iyice yaydı ve beklemeye aldı. Yaklaşık 30-45 dk. bekledim.
- Daha sonra saçlarıma fön çekti. Bu işlem sırasında saç diplerimin biraz yandığını hissettim, biraz da duman çıktı ama hiç kötü kokmadı. Hep çikolata kokuyordu :)
- Fön çektikten sonra saç düzleştiricisini en yüksek ısıya getirip saçlarımı düzleştirdi. Bu işlem esnasında saç diplerin acıdı biraz ama Fabio'nun saç düzleştiricisini iyice köklemesinden kaynaklandığını düşünüyorum :)
- Bu işlemden sonra, ben bitti zannederken, saçlarıma saç kremi gibi bir şey sürüp bekletti. Daha sonra yıkadı ve son kez fön çekti. Saçlarım dümdüz, yumuşacık ve pasparlak olmuştu!!! Fabio'nun kağıda yazdığı üzere bir daha gitmem gerekmedi kuaföre.

(Bütün bu işlemler sırasında çok fazla saçımın dökülmediğini de eklemek isterim. Hatta saçlarım Brezilya fönü yaptıralı beri daha az dökülüyor!)

Brezilya fönünün ilk yapıldığı zaman. Fotoğrafı çekmesini istediğim arkadaş biraz beceriksiz olduğu için saçlarımın kırıkları belli oluyor sadece :/

Hemen hostel'e gelip herkese saçlarımı ellettim :)) Herkes çok beğendi, "you look hot!" gecenin favori cümlesiydi :)

Ertesi gün kendim bir daha düzleştirdim, başka da bir şey yapmadım. Şu an saçlarım düz, ama jilet gibi düz değil fotoğraftan gördüğünüz üzere. Brezilya fönü yaptırdıktan 2 gün sonra yağmur altında kaldım bir süre, ona bağlı olabilir; ancak bu hali daha doğal, kesinlikle daha çok sevdim!
Bu da en yeni fotoğrafım. Yaptıralı 2 hafta oluyor. Parlaklık ışıktan değil :) "Dümdüz" değil dediğim gibi (yağmurda kalma vs. nedeniyle) ama bu hali daha doğal değil mi? :)

Brezilya fönünü çektireli 2 haftaya yakın oluyor. Burada sülfatsız şampuan bulamadım pek, Türkiye'den getirdiğim Otacı şampuanlarımla yıkıyorum, bitince ne yapacağım bilmiyorum :) Ama Fabio'nun dediğine göre her türlü şampuanla yıkayabilirmişim.

Hayatı boyunca "yıka, çık" insanı olamamış, saçlarının daha az kabarması için kurutma esnasında elini milim oynatmayan biri olarak, hayatımın saç açısından en mutlu günlerini yaşıyorum. Gün içinde sürekli saçlarıma dokunuyorum (yumuşacıklar!) ve saçlarımı amuda kalkarak kurutsam bile (söz gelimi :p ), saçlarım dümdüz kalıyor!! Parlaklığı da cabası ;)

Bu işlemi Türkiye'de yaptırmamla burada yaptırmamın farkı, buradaki kuaförlerin elinin çok daha yatkın olması. Kullandıkları malzemeler ve gidişat neredeyse aynı ama buradaki kuaförler için sıradan bir işlem. Türkiye'de ise son yıllarda popüler oldu. 

Fiyatına gelirsek, formaldehitsiz istediğim için biraz daha pahalıya geldi, 160 Real (145 tl) verdim. Brezilya'da bir AVM'nin kuaföründe fiyat sormuştum, 500-600 tl demişlerdi. Gayet ucuza kapattım yani :)

Bu arada, kuaförde yan tarafımda transeksüel bir kadının saçı yapılıyordu. Kimse garipsemedi, herkes normal bir şekilde muhabbet ediyordu, çok hoşuma gitti. Kadın benim yabancı olduğumu öğrendikten sonra yanındakilere "thank you very much" demeyi öğretti, çıkarken gülümsedim :) Keşke bizde de insanların tercihlerine/yönelimlerine saygı olsa da, "bizim gibi olmayanları" günlük hayatımızda da görebilsek ;)

1 Ekim 2013 Salı

3 Aylık Kozmetik "Bavulum"!

Rio de Janeiro'dan herkese merhaba! :D

Uzun zamandır blog’umla ilgilenememe nedenim, 3 aylık Güney Amerika seyahatimi planlamaktı. Yarım yamalak da olsa hazırlıklar bitti ve Dubai aktarmalı olarak Rio'ya varabildim birkaç saat önce. Sanki yıllardır yoldayım, çok yoruldum. Kendimi direkt hostel'e attım, biraz dinlendikten sonra daha önce yazmış olduğum bu yazıyı düzenleyip yayına verdim, umarım keyifle okursunuz :)

Üniversitedeyken sırt çantamla Avrupa’yı defalarca gezdim. Okulum olduğu için Avrupa dışına uzun süreli gidemedim. Hazır bu yaz üniversite bitti, hep hayalimdeki gibi uzun uzun gezmek için vakit varken, ben de kendimi Güney Amerika’ya atmaya karar verdim. Ekimin sonlarında başlamak üzere 1 buçuk ay Buenos Aires’te staj yapacağım, öncesinde ve sonrasında da komşu ülkeleri arşınlayacağım.

İlk kez Avrupa ve Kafkasya dışında bir coğraftayaya hem de bu kadar uzun süreli gidiyorum. O yüzden bir "sırt çantalı gezgin" olarak evde bulabildiğim en büyük bavulu aldım. Ancak o kocaman bavula sadece kozmetik ürünlerim, yolda atıştırmalık olarak aldığım yiyecekler, şişme yatağım ve hediyelikler sığdı. Kıyafetler için bir de el bavulu yük ettim kendime.
 Masanın üzerinde genel görünüm :)

 
Bavulumu hazırlarken, yanıma alacağım kozmetik ürünlerini salondaki masanın üzerine bıraktım tek tek, daha sonra kutulara ve makyaj çantalarına koydum. Bakalım neler götürüyorum? ("Ne götürmüyorum" desem daha mı doğru olurdu acaba? :) )

İlk fotoğrafta bana 3 ay yetecek kadar oje, stokladığım ve onlarsız yapamadığım NOB mendiller, bolca lens solüsyonu, yedek lensler, mendiller ve diş tellerim için balmumu var. (Bu kadar balmumu gerekli miydi, emin değilim :) )

Bu fotoğrafta, kremlerim, güneş ürünlerim, Bioderma’larım, taşıması ve kullanması kolay maskeler, burun bantları, pamuklar var. Orada masraf etmemek için evdeki stoğumu götürüyorum. Ağır bavuluma tek tesellim, bitirdikçe atacak olmam ve bavulumda yer açılacağı gerçeği.

 


Saç ürünü olarak, vazgeçemediğim Otacı’larımı, Liby’ninDünyası’nın çekilişinden kazandığım Down Under Natural’s’ın seyahat boy serisi, çok sevdiğim arkadaşım Mila’nın tavsiyeleriyle aldığım Charles Worthington’ın saç kremi ve ölüp bittiğim, asla yanımdan ayıramadığım Sephora domuz kılı saç fırçası bavulumda yerini aldı.


Vee makyaj malzemelerim...
 


Normalde çok makyaj yapmayan ama seyahatlerinde makyajsız çıkmayan biri olarak kirpik kıvırıcısından kalemtıraşa kadar aldım yanıma. Far olarak Balm Jovi palet (her derde deva) ve seyahat vazgeçilmezlerim MAC Sorcery ve Golden Rose’un kiremit rengi, hafif ışıltılı farını aldım.Bu ikiliyi seyahatlerde yanımdan ayırmıyorum.
Allık olarak çok açılmadım, fırçalı olması nedeniyle sırt çantalı seyahatlerimde pratiklik sağlayan ve aynı zamanda en sevdiğim allık olan Benefit-Dandelion’ı ve MAC-Springsheen'i aldım.
Selin’in çekilişinden kazandığım Essence bronzer’ımı, her yere götürdüğüm Sephora transparan pudramı ve fondöten sürmeye üşeneceğim zamanlar için de Golden Rose pudramı aldım.
Göz altları gökkuşağı gibi mor, sarı ve yeşil tonlarından oluşan biri olarak bitmesine az kalan Golden Rose kapatıcımın yanında, MAC’ten aldığım ve kullanmaya can attığım kapatıcımı da stokladım.

MAC jel eyeliner ve MAC kaş maskarası gibi vazgeçilmezlerimi de en başta hazırladım.
Bitmesi yaklaşan ve çok sevdiğim Golden Rose maskaram, partiler ve gece gezmeleri için  They’re Real’ım ve bunlar biterse diye yedeklediğim, Liby’nin Dünyası’nın çekilişinden kazandığım Avon maskaram ile sayıyı 3’leyerek rekor kırdım.

Rujda riske girmemek için doğal renklere yöneldim- ki zaten güzel bir göz makyajı yaptıktan sonra dudağınıza pek bir şey sürmeseniz de oluyor. Avon Türkiye tarafınan bana gönderilen harika dudak kalemini ve Liby’den kazandığım Avon’un mor göz kalemini, MAC’in kırıla kırıla bitirmek üzere olduğum kahverengi göz kalemini ve L’oreal’in siyah göz kalemini de kalemlerime ekledim.

Son olarak da, Gratis’teki acı badem sütü alana makyaj temizleme mendili hediye kampanyasından kaptığım Bebak’larımı ekledim. Acı badem sütü Arjantin’de yerleşik kalacağım zamanlar, mendil ise sırt çantamla gezeceğim zamanlar için.

Bitti mi? Bitmedi.
Favori yüz temizleme jelim olan Avene’i hem aylarca gittiği için hem de çantaya akma-dökülme yapmayacak kapağı için tercih ettim. Fırçalarımı yıkamak için bitmek üzere olan Dalin şampuan, günlük temizlik için Sephora’nın fırça temizleyicisi (bu ikisi biraz lükse kaçtı sanırım), yine Liby’den kazandığım minik kakao yağı (bu yaz sadece 1 kez denize girmiş biri olarak Türkiye’ye zenci olarak dönmeyi planlıyorum!) ve vücut sütü, bir de bol bol tester aldım. Tester’lar sırt çantalı günlerim için.

(Bir de fırçalarım var ama onları kuruttuğum için fotoğraflarken es geçtim)

Evde bulabildiğim her türlü makyaj çantası ve kutu türevine malzemelerimi doldurdum, sonuç şu şekilde:

 Kutuladıktan ve yerleştirdikten sonra genel görünüm...


Pamuk ve mendil gibi yumuşak ürünleri bavuluma dolgu malzemesi olarak kullandım. Bioderma damacanası her zamanki gibi dışarıda kaldı.


Son olarak, bavulumun içinde görünüşleri böyle:



Avon kutusunun yanındaki gri poşet "Bioerma damacanası". Ağzını sıkıca kapatıp peçeteyle sardım ve paket lastiğiyle de peçeteyi sabitledim. Poşete de sardıktan sonra bavulumun içine akmaz diye umuyorum.

Bavulun gördüğünüz haline 3-5 hediyelik ve ıvır zıvır yerleştirdikten sonra bavulu zar zor kapatabildim. Bazen keşke erkek olsaydım diyorum. Bi deodorant, bi traş bıçağı yeter :)

Orada olduğum sürede yayınlanması için birkaç yazı planladım. Brezilya ve komşu ülkelerdeyken yazı yazamayacağım ama Arjantin’de mutlaka yazacağım. Güney Amerikalı kadınların güzellik sırlarını çözmeye çalışacağım :p

Türkiye’ye döner dönmez de, bir gezi sitesi açma planım var. Gezdiğim, gördüğüm ülkelerde aldığım notlarımı bir yerde birleştirip benim gibi gezgin ruhlu insanlara yol gösterme fikri beni heyecanlandırıyor.

Blog’umun en uzun yazılarından biri oldu, umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur. Oraya varınca, çok gerekli olan bir kozmetik ürünümü unuttuğumu fark edeceğim, şaşmaz :)

Son dakika: Bavulun sapı daha İstanbul'dayken koptu, yarın Rio'da bavul bakacağım kendime. Yok yok, o son bronzer'ı almayacaktım ://
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

ShareThis